Tuesday, February 23, 2010

 

قارئة الفنجان
للشاعر نزار قباني
ترجمها : منذر أبو هواش

FALCI KADIN
ŞAİR NİZAR KABBANİ'NİN ŞİİRİDİR
ÇEVİREN : MUNZER ABU HAVVAŞ

جَلَسَت... والخوفُ بعينيها
تتأمَّلُ فنجاني المقلوب

kalktı ...
gözlerinden korku aktı ...
başı aşağı olan fincana baktı ...

قالت: يا ولدي.. لا تَحزَن فالحُبُّ عَليكَ هوَ المكتوب
يا ولدي، قد ماتَ شهيداً من ماتَ على دينِ المحبوب

falcı kadın bana bir söz söylemiştir ...
aşık olmak kaderindir ... alnının yazgısıdır ...
sevgili için ölenler ... Tanrı nezdinde şehittir...

فنجانك دنيا مرعبةٌ
وحياتُكَ أسفارٌ وحروب

fincanın, korkulu bir dünyadan ibaret...
hayatın da, çok seyahat ve savaşlardan ibaret...

ستُحِبُّ كثيراً يا ولدي..
وتموتُ كثيراً يا ولدي
وستعشقُ كُلَّ نساءِ الأرض..
وتَرجِعُ كالملكِ المغلوب

gelecekte çoğu kez sen de aşık olacaksın ...
gelecekte çoğu kez sen de canlar vereceksin ...
tüm bu dünyadaki kadınları hem seveceksin ...
hem de mağlup bir kralmış gibi mağlup döneceksin ...

بحياتك يا ولدي امرأةٌ
عيناها، سبحانَ المعبود
فمُها مرسومٌ كالعنقود
ضحكتُها موسيقى و ورود

hayatında - benim oğlum - öyle bir dişi var ki ..!
- Tanrıma kurban olam - şaheser gözleri var ki ..!
sanki salkım resmidir o mükemmel ağzı var ki ..!
müziğe güllere meydan okuyan gülmesi var ki ..!

لكنَّ سماءكَ ممطرةٌ وطريقكَ مسدودٌ.. مسدود
فحبيبةُ قلبكَ.. يا ولدي نائمةٌ في قصرٍ مرصود
والقصرُ كبيرٌ يا ولدي وكلابٌ تحرسُهُ.. وجنود

gökyüzünde çok bulut var ... çok ta yağmur yağacak ...
ve önünde yol kapalı ... kapkapalı olacak ...
sevdiğin de çok sihirli bir sarayda kalacak ...
o sarayda güçlü askerler, köpekler olacak ...

وأميرةُ قلبكَ نائمة من يدخُلُ حُجرتها مفقود..
من يطلبُ يَدَها من يَدنو من سورِ حديقتها.. مفقود
من حاولَ فكَّ ضفائرها يا ولدي مفقودٌ.. مفقود

uyuyan sevgilinin odasına her kim girerse ölecek ...
sevgilini eşliğe evlenmeye davet edenler ölecek ...
bahçenin suruna dahi yaklaşanlar ölecek ...
saçını çözmeye dahi yeltenenler ölecek ...

بصَّرتُ.. ونجَّمت كثيرا لكنّي..
لم أقرأ أبدا فنجاناً يشبهُ فنجانك
لم أعرف أبداً يا ولدي أحزاناً تشبهُ أحزانك

o kadar fincana baktım fala baktım ... ama ben ...
böyle fincan bakmamıştım ... görmemiştim asla ben ...
böyle mahzun bilmemiştim ... görmemiştim asla ben ...

مقدُورُكَ..
أن تمشي أبدا في الحُبِّ على حدِّ الخنجر
وتَظلَّ وحيداً كالأصداف
وتظلَّ حزيناً كالصفصاف

aşk ateşte ebediyyen yanacaksın ... kaderin ...
bir sedefmiş gibi yalnız kalacaksın ... kaderin ...
bir söğütmüş gibi mahzun kalacaksın ... kaderin ...

مقدوركَ
أن تمضي أبدا في بحرِ الحُبِّ بغيرِ قُلوع
وتُحبُّ ملايينَ المَرَّاتِ
وترجعُ كالملكِ المخلوع

aşkın ummanında yelkensiz yolalmak ... kaderin ...
kaderindir sayısız kez aşık olmak ... kaderin ...
tahttan inmiş bir kralmış gibi dönmek ... kaderin ...

نقلها الى اللغة التركية
منذر أبو هواش

Sunday, August 21, 2005

 

Sıfır Noktası .... Hareketli Sabitler


Yerküresi ile gezegenler güneşin etrafında döner, ay ise gerçekte yerküresinin etrafında döner. Görünüşte ve yeryüzündeki günlük seyircinin görüş açısından ise, güneş, gezegenler, ay ve evrendeki her şey, yerküresinin etrafında dönmektedir ki, bazı insanlar, yerküresinin, evrenin merkezi olduğunu zannetmiş ve Kladyus’un da varsaydığı gibi, diğer gezegenlerin, yerküresinin etrafında döndüğünü zannetmişlerdir. Ta ki, Kupernikos gelmiş, konuya başka bir açıdan bakmış ve yerküresinin, güneşin etrafında döndüğü yolundaki teorisine ulaşmıştır.

Daha sonra, bilim adamları ve insanların büyük bir kısmı, güneşin döndüğünü, yerküresinin döndüğünü, galaksinin döndüğünü ve de evrenin tamamının sürekli olarak dönmekte olduğunu algılamışlardır. Hiç kuşku yok ki, bu mesele, bilimsel olarak sabit olmuştur. Ancak, görünüşte birbirleriyle tezat olduğu görünen sözkonusu teori, buluş ve iddialar, gerçekte böyle değildir. Çünkü buradaki ihtilaf, kazanmış olduğu tecrübe ve bilgi ile evrensel ve bilimsel olayları inceleyebilen ve bu olayları, her yön ve açıdan ele alan tarafsız bir gözlemci tarafından görünen sabit bilimsel gerçekler üzerinde olan bir ihtilaf değildir. Bu ihtilaf, bakış açılarının, yani, bakılan açıların değişmesinden kaynaklanan rölatif bir ihtilaftır.

Evren, dördüncü boyutu bir tarafa, üç boyutlu bir mekandan ibarettir. Bu evrenin unsurlarını, geometrik (x, y, z) koordinat eksenlerinin kesiştiği sıfır noktasına olan uzaklıkları ve bu unsurlar hareket ederken, sözkonusu sıfır noktasına göre çizdikleri eğriler ile belirtmek mümkündür. Matematiksel olarak, yerküresi merkezinin sıfır noktası olduğunu ve yine matematiksel olarak, üç koordinat ekseninin yer küresinin merkezinden çıkan sabit birer hat olduklarını farz edersek, bu koordinat sistemine göre, tüm evrenin yerküresinin etrafında döndüğünü görürüz. Başka herhangi bir gezegen veya bir yıldızı, matematiksel olarak bir sıfır noktası haline getirirsek, evrenin tamamıyla, o gezegen veya yıldızın etrafında döndüğünü göreceğiz.

Mesele, çok basit rölatif bir hareket meselesidir. Hani, tren yolcusuna göre kaldırımın hareket edip uzaklaşması meselesi gibi veya, süper hızlı bir uçak veya bir mekikle batıya doğru uçma meselesi gibi. Bu süper uçak hızlandıkça, uçak pilotunun gündüzü uzar, uçağın hızı, yerküresinin hızına eşit olunca, pilotun gündüzü durur ve ebedileşir, güneşin gittiği istikamette giden uçağın hızı, yerküresinin hızını geçince, pilot bir gece, bir sabah ve doğudan değil de batıdan doğan güneşi görecektir.

Öyleyse, şu tavuk-yumurta hikayesini, kimin, kimin etrafında döndüğü hikayesini unutalım artık. Çünkü, evren, tamamıyla sürekli olarak hareket halindedir. Ne var ki, etrafımızdaki evrenin güzelliğini görmek, acayip ve mucizevi hareketlerini inceleyip biraz düşünmek üzere, evrenin herhangi bir gezegeninde veya onun başka herhangi bir noktasında durup, sıfır noktası (sabit) olduğunu farz etmek hiç de ayıplanacak, yadırganacak ya da hatalı sayılacak bir davranış olmayacaktır.


Munzer Abu Havvaş

http://munzerhawash.blogspot.com/

Tuesday, August 09, 2005

 

نقطة الصفر ... الثابت المتحرك ...
---------------
تدور الارض والكواكب حول الشمس، ويدور القمر حول الارض في الواقع، اما في الظاهر ومن زاوية نظر المشاهد اليومي على الأرض فإن الشمس والكواكب والقمر وكل مافي الكون يدور حول الارض، الامر الذي دفع بعض الناس الى الاعتقاد بان الارض هي مركز الكون، وان الكواكب الاخرى تدور حولها كما افترض كلاديوس. إلى أن جاء كوبرنيكوس ونظر إلى الأمر من زاوية أخرى، وتوصل إلى نظريته القائلة بدوران الارض حول الشمس. بعد ذلك أدرك العلماء وأدرك معظم الناس ان الشمس تدور، وأن الارض تدور، وأن المجرة تدور، وأن الكون كله في حالة دوران مستمر. هذا الامر ثابت علميا ولا شك فيه. ومع أن هذه النظريات والاكتشافات والإدعاءات تبدو متناقضة مع بعضها في الظاهر، إلا أنها ليست كذلك في الحقيقة. لأن الاختلاف والخلاف هنا ليس اختلافا أو خلافا على الحقائق العلمية الثابتة، كما تبدو في عين المراقب المحايد، الذي يستطيع بما اوتي من اطلاع وعلم أن يدقق في الظواهر الكونية والعلمية، وينظر اليها من جميع الاتجاهات والزوايا. بل هو مجرد اختلاف نسبي ناشيء عن اختلاف وجهات النظر أي الزوايا التي يتم منها النظر. فالكون (إذا ما استثنينا بعده الرابع) عبارة عن مكان ثلاثي الابعاد، يمكن التعبير عن مكوناته من خلال المحاور الهندسية الثلاثة (السين والصاد والعين)، بحسب امكنة تلك المكونات وبحسب المنحنيات التي ترسمها تلك المكونات أثناء تحركها بالنسبة الى نقطة الصفر (نقطة التقاء المحاور). فاذا افترضت أن الأرض هي نقطة الصفر (رياضيا) لوجدت أن الكون كله يدور حول الارض، و إذا جعلت أي كوكب أو أي نجم آخر هو نقطة الصفر (رياضيا)، لوجدت أن الكون كله يدور حول ذلك الكوكب أو ذلك النجم. المسألة مسألة حركة نسبية بسيطة مثل مسألة تحرك الرصيف وابتعاده بالنسبة الى راكب القطار، ومثل مسألة الطيران غربا بطائرة متسارعة ذات طاقة فائقة، يطول نهارها كلما ازدادت سرعتها، حتى إذا ما تساوت سرعتها مع سرعة دوران الأرض توقف نهارها وتأبد، حتى إذا ما تمكنت من تجاوز سرعة الأرض، سابقت الارض إلى الشمس، فأدركت ليلا ثم صباحا تشرق شمسه من المغرب لا من المشرق. فدعك إذن من قصة الدجاجة والبيضة وقصة من يدور حول من. فالكون كله في حركة دائمة. ومع هذا فلن يكون من العيب ولا من الخطأ بتاتا أن تتوقف عند أي نقطة أو على أي كوكب فيه، ثم تفترض ثباته (نقطة الصفر)، وذلك لكي تتمكن وبشيء من الهدوء من رؤية الكون من حولك، ومن التأمل والتمعن فيه وفي حركاته العجائبية الإعجازية
---------------
منذر أبو هواش

Sunday, August 07, 2005

 

Sorry .... This is for Arabic speakers ....

المترجم المحترف وذاكرة الترجمة

الكثيرون من زبائن المترجمين وخاصة أصحاب الاعمال الكبيرة والمتكاملة تهمهم جودة الترجمة وانتظامها بشكل معياري موحد بحيث تستعمل العبارات الصحيحة ذاتها لترجمة المصطلحات المتكررة. لكن القليل من المترجمين من يهتم لتلبية هذا التوجه, فمعظمهم في الغالب يعتمدون على ذاكرتهم ومخزونهم اللغوي وقد يلجأ بعضهم الى استعمال بعض القواميس والمعاجم الكلاسيكية للعثور على معاني الكلمات قليلة الاستعمال أو المنسية أو الغريبة عليهم

ومع أن بعض المترجمين المتابعين للتطورات التكنولوجية يحرصون على استعمال احدث المعاجم والقواميس الاليكترونية وبرامج وأدوات ذاكرة الترجمة المتوفرة في بيئة الكمبيوتر. إلا أن الكثيرين منهم وربما لضيق الافق وقلة المهارة وعدم الاطلاع لا يبذلون جهدا للاستفادة من هذه الامكانيات التي من شأنها رفع الجودة وتعزيز الانتاجية وتسريع العمل

النصيحة التي أقدمها لامثال هؤلاء المترجمين هي دعوتهم الى العمل في بيئة الانترنت. فبالاضافة الى المعاجم والقواميس المجانية الكثيرة والمتنوعة المتاحة على الانترنت، فإن هناك امكانية استخدام محركات البحث في عملية التعلم والعثور على معاني الكلمات النادرة من خلال تطبيق اسلوب حل المعادلات السينية على عملية تحليل الجمل المتعددة المحتوية على كلمة معينة في سبيل اكتشاف وتعلم واستيعاب المعنى الصحيح لتلك الكلمة غير المعروفة

كذلك ينصح المترجم بوضع معجمه الخاص على حاسوبه، بحيث يكون بامكانه دوما اضافة وحفظ ما يعثر عليه من كلمات في ذلك المعجم الاليكتروني, حتى لا تضيع تلك الكلمات والعبارات والمصطلحات وحتى يكون بامكانه العودة اليها وتذكرها متى يشاء

المترجم: منذر أبو هواش
اللغات: الانكليزية – العربية – التركية – الآذرية – العثمانية - الاسبرانتو
صندوق البريد 23404 عمان 11115 الاردن

Thursday, July 28, 2005

 
About Glossaries ...
The glossaries are keys of knowledge and ways for secrets. If you want to find a way in order to reach the main truth or any particular truth in a certain subject, you have to carefully find and use the proper glossary. Be sure that the proper glossary, the perfect glossary is the real glossary and the only glossary which will lead you to the plain truth, because the other unreal and forged glossaries of the same subject or subjects are false and misleading glossaries. The only aim of these false glossaries is to mislead you and take you far away from the real truth and the real knowledge.

Munzer Hawash


This page is powered by Blogger. Isn't yours?